27 Kasım 2019 Çarşamba

ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

Atatürk’ü sevmeyen/hazmedemeyen insanlar, sürekli olarak Atatürk’ü bir “Irkçı” olarak gösterme eğilimi sergilerler. “Atatürk Milliyetçiliği”‘nin, “Türk Irkçılığı” olduğu konusunda ısrar ederler.
Atatürk Milliyetçiliği ile Irkçılığı aynı kefeye koymak cehaletten başka bir şey değildir...
Atatürk’e göre, “zengin bir hatıra mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda ortak arzu ve kabulde samimi olan ve sahip olunan mirasın korunması hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen topluluğa” millet denir.
Atatürk’ün “dini, mezhebi, dili ne olursa olsun kendini Türk olarak gören ve Türk gibi yaşayan herkes Türk’tür”, demesi Atatürk milliyetçiliğinin kültürel ortaklığa dayalı ve birleştirici olduğunu göstermektedir. Bu anlamda Atatürk milliyetçiliğinde temel şart, milli birlik ve beraberlik, ortak kültür, ortak duygu ve ortak düşüncedir.
“Irkçılık” nedir, ona da şöyle bir göz atarsak:
Irkçı, insan ırklarının renk ve fiziki şekli esas alınarak birbirlerinden üstünlüğünü temel alan Irkçılık felsefesini benimsemiş kişilere verilen addır. Irkçı insanların göstermiş olduğu bu tutuma ise “ırkçılık” adı verilmektedir.
Irkçılık genel olarak çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.
Amerika ve Afrika'da (sömürgeci ülkeler) Beyaz ırkı, siyahi ırka göre üstün, tutarken, Hitlerin de Alman halkının üstün ırk görmesi ırkçılıktır.. Tekrar sorarım, Türkiye Cumhuriyeti’nde bugüne kadar böyle bir manzaraya rastlayan olmuş mudur?
Sizce Atatürk’ün böyle bir anlayışı var mıdır?
“Safkan Türk Irkı” nı, diğer ırklardan üstün tutmak gibi?
Ya da onun kurduğu Cumhuriyet’te bugüne kadar böyle bir uygulamaya rastlanmış mıdır?
"Türk'ler, Kürt’ler, Gürcüler, Çerkezler, Abazalar, Yahudiler, Ermeniler, Rumlar asırlar boyu iç içe, yan yana yaşamışlar ve kimse kimseye hakaret edici aşağılayıcı hareketler de bulunmamış rencide dahi etmemiştir...
Atatürk’ün “dini, mezhebi, dili ne olursa olsun kendini Türk olarak gören ve Türk gibi yaşayan herkes Türk’tür”, demesi Atatürk milliyetçiliğinin kültürel ortaklığa dayalı ve birleştirici olduğunu göstermektedir. Bu anlamda Atatürk milliyetçiliğinde temel şart, milli birlik ve beraberlik, ortak kültür, ortak duygu ve ortak düşüncedir.
Atatürk’ün birçok söylev ve demecinde kullandığı Türk ifadesi, ırkla ilgili bir kavram değil hukuksal ve coğrafi bir tanımlamadır. Çünkü Atatürk e göre “Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde yaşayan ve kendini Türk olarak gören herkes Türk’tür.”
Atatürk Milliyetçiliği, 1924 Anayasası’nın 88. Maddesinde şu şekilde somutlaştırılmıştır:
“Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) itlak olunur.”
Bütün milletlerin yaşama hakkına saygı gösteren Atatürk, Milliyetçilik anlayışının barışçılığa dayandığını ve yayılmacılığı reddettiğini şu sözlerle ifade etmiştir:
“Bize milliyetçi derler, fakat biz öyle bir milliyetçiyiz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve rüya yet ederiz.”
Son olarak Atatürk Milliyetçiliği, dine dayalı ve ümmetçi bir toplum yapısından, modern bir ulus aşamasına geçişi sağlaması nedeniyle Türk modernleşme süreci açısından da oldukça önemlidir.
Atatürk Milliyetçiliğiyle dönemin en ileri devlet modeli olan ulus devlet organizasyonu sağlam temeller üzerine inşa edilmiş; eğitim, kültür, dil ve tarih gibi birçok konu, milliyetçi temelde ele alınarak yürütülmüştür.
Atatük’ün kültürel içerikli, barışa dayalı, ırkçılık ve şovenizmden uzak olan milliyetçilik anlayışının şu temel özellikleri taşıdığını söyleyebiliriz:
  *    Ulusal birlik, beraberlik ve bütünlüğü esas alır,
  *    Saldırgan değil, barışçıdır.
  *    Irkçılık ve şovenizme karşıdır.
  *    Diğer ulusların haklarına saygılıdır.
  *    Laik ve çağdaş düşünceye açıktır

Atatürk, milleti, manevi ögeleri ön plana çıkararak tanımlamıştır.

Hiç yorum yok:

HİÇ BİR ŞEY OLAMADIK,  ÖZENTİDEN BAŞKA...   "Ah Müjgan... Çok arada kaldık biz, Kendimiz olamadık. Tespih elimize, Malboro ağzımıza yak...