25 Temmuz 2017 Salı

DEDE KÖFTESİ

Evde yemek yapmasını da oldukça severim... Ama en çok da köfte yapıyorum bu sıralar....
Malum çocuklar köfte ve patates kızartmasını sever, benim torunçem de köfteye bayılır. Yani yiyince bayılmıyor, şaka bir yana yemesini seviyor hele birde mangalda yapınca değmeyin keyfine...
Geçenlerde köfte yapıyordum, öğünmek gibi olmasın ama her türlü köfteyi de güzel yaparım hani, İnegöl köftesi, Akçaabat köftesi, Tekirdağ köftesi vs. 
Torunçe yanıma gelip sordu;
- Bu ne köftesi dede?
Ne diyeceğimi bilemedim, İnegöl köftesi mi, Akçaabat köftesi mi, Tekirdağ köftesi mi desem, biliyorum soruların arkası gelecek kısa yoldan "Dede Köftesi" dedim, demesine de tabi yine de sorular peş peşe geldi.
Neyse yeni bir köfte icat ettim kendimce. Köfteyi yapıp bir müddet dinlenmesi için buzdolabına koydum ve bu arada mangalı yaktım. Mangal hazırlanırken arada masayı da hazır hale getirdim baktım torunçe sandalyesine oturmuş elinde çatalı hazır bekliyor..
Mangalın üzerine buzdolabında dinlenmiş köfteleri çıkarıp ızgaraya dizdim, köfteler kızarınca alıp herkesin tabağına "dede köftesini" paylaştırdım..
Hep birlikte oturup afiyetle yedik.
Şimdi her hafta sonu mecburen torunçenin isteği doğrultusunda "dede köftesi" yapıyorum..
Bize afiyet oluyor da sizlere de afiyet olması düşüncesiyle tarifini burada paylaşmak güzel olacak diye düşündüm..
Haydi bakalım dedeler yapın köfteleri sevisin torun ve torunçeler... 

DEDE Köfte Malzemeleri ;
500 gr. kıyma (Döş kıyması makbuldür hatta kasapta içine biraz baş eti de karıştırabilirsiniz)
2 adet orta boy beyaz soğan
4 diş sarımsak
2 tatlı kaşığı tuz
2 silme tatlı kaşığı karbonat
2 tatlı kaşığı kırmızı biber
2 tatlı kaşığı kimyon
2 çay kaşığı karabiber
2 yemek kaşığı zeytin yağı
isteğe bağlı olarak maydanoz


Dede Köfte Yapılışı ;
Soğanı ve sarımsağı rendeleyip diğer malzemeleri de ilave ettikten sonra kıymaya katıp en az 10 dakika iyice yoğuruyoruz.
İyice yoğurduktan sonra, tam tadını ve kıvamını almak için bu köfte harcını kapaklı bir kabın içerisine koyup kapattıktan sonra 24 saatliğine buzdolabınızda bekletiniz.
24 saat sonra ızgarada pişirip en lezzetli köfteyi afiyetle yiyebilirsiniz.
Izgarası olmayan veya zor olduğunu söyleyenlere, tavalarında da yağlı-yağsız pişirebilirler.
El altında bulundurmak için, 250-500 gramlık porsiyonlar halinde buzdolabı paketi içine veya streçle sardıktan sonra derin dondurucunuzda saklayabilirsiniz.

BİR ADAM Kİ....

karşıda kumsal
kumsalda bir adam
aklı başında mı...
cebine doldurduğu
çakıl taşları
her birinde saklı
ufak tefek anıları..
Bir adam ki sorma,
sıkışmış yalnızlık çarkına
aklında mı başı...
gözlerinde bir martının
ürkek bakışı...
düşleri paramparça
karışmış kum tanelerine...
bir adamki sorma...!
gitmiş başından aklı...
anıları,
kum tanelerine karışmış
çakıl taşlarında saklı...


-Bekir Birincioğlu-

HEPSİ İÇ İÇE



KARŞIMDA DENİZ
DENİZ ÜSTÜNDE ADA
ADA ÜSTÜNDE EVLER
EVLER İÇİNDE İNSANLAR
HEPSİ ÜST ÜSTE
HEPSİ İÇ İÇE...

KARŞIMDA DENİZ
SAKİN VE SESSİZ
DENİZ ÜSTÜNDE ADA...


_____________ADA ÜSTÜNDE SEN....


-Bekir Birincioğlu-

8 Temmuz 2017 Cumartesi

SURİYE'Lİ OLMAK

Zor günlerden geçtiğmiz bir yol dönemecindeyiz.
Bir yanda
PKK terörü, diğer yanda peş peşe gelen SURİYE'lilerle ilgili asayiş haberleri.
Özellikle sahillerde, park ve bahçelerde patlak veren ve Türkiye'nin birçok bölgesinde aynı zaman dilimine denk gelen olayların dikkat çekici bir şekilde artması, Basın ve sosyal medyada dalga dalga yayılarak,
'SURİYE'LİLER DEFOLSUN' başlıklı kampanyaların yeniden gündeme oturması...
Ülkemizde geçmişten bugüne kadar yüzlerce, binlerce kadın cinayeti ve tecavüz olaylarına bir yenisi daha eklendi hemde hiç affedilip hazmedilmeyecek bir şekilde.
İnsanı korkutan bir olay, günlerdir gündemden düşmeyen
"SURİYELİ VATANDAŞLAR" konusu...
Bu konu hakkında hekes gibi bende defalarca yazdım, çizdim, paylaşımlar yaptım ama asla 'Suriyeliler defolup gitsinler' demeden, düşmanca davranmadan, kafatasçı avcılığı yapmadan, yargılamadan....  Sadece, topluma ve yasalara uyum göstermeleri yönündeydi yazılarım, söylemlerim.
Unutmayın ki; hiç bir halk kendi örf ve ananelerinden asla vazgeçmez, Avrupa'da yaşayan Türkler nasıl örf ve adetlerinden vazgeçmeden kültürüne sahip çıkıyorsa, fakat bulundukları ülkenin yasalarına uymak zorunda olduklarını unutmadan...
Suriyelilerin ülkede yaptıklarını kınayarak kendimizi temize çıkarmak yerine geriye dönüp şöyle bir kendi halkımıza da bakalım. Kendi insanımızda o kadar masum değil yani....
Siyasetçisinden, sanatçısına, topçusundan, popçusuna kadar her kesim ortak bir nokta bulma gayreti yerine aynı söylemler içinde Suriyelileri suçlayarak düşmanca bir olgu yaratmakta olduklarının farkındalarmıdır acaba....
Bunları yapar ve uygularlarken, bilirler mi acaba hangi ülke vatandaşı bir başka yabancı ülkede yaşamak zorunda kalmasının nedenlerini...
Bilemezler çünkü hiç böyle bir durumda kalmamışlardır...
Evet savaştan kaçıp çoluk ve çoçuklarını kurtarmak için dünyanın dört bir tarafına nasıl kaçtıklarını hepimiz biliyoruz da, Türkiye'de öyle bir savaşın çıktığında neler olacağını tahmin edebiliyor musunuz?...


Edemezsiniz....


Sadece iktidarda ki hükümetin Adaletsiz davranışından yakınarak "bu ülkede artık yaşanmaz kaçıp başka ülkeye yerleşmek istiyorum" diyen binlerce insanın yazısına şahit oldum sosyal medya da....


Anlatabiliyor muyum?......


Hey, arkadaş!
"SURİYE'LİLER DEFOLSUN" diyorsun da,
Bilmiyorsun yada bildiğin halde bilmemezlikten gelerek defolup gitsinler diyorsun ya!!..


Bak şimdi,


Yıl 2017 ve hala Avrupada çalışan gurbetçiler ikinci sınıf insan muamelesi görüyor, hala Türkler barbar, Türkler yobaz diyerek dışlanılmaya çalışılıyor..
Suriye'lilere hırsız, dilenci, beleşçi diyorsunuz da, ülkede hırsız, yağmacı, talancıdan geçilmezken siz  iğneyi kendinize batırmaya korkuyorsunuz...
Sakarya'da ki hamile bir kadına tecavüz edenlere tepkisiz kalanlar aynı durum sizin başınıza gelseydi ne yapardınız?...
Şapkanızı önünüze koyup bir düşünün bakalım....
Avrupanın bir çok ülkesinde de Türklere saldırıp, evlerini barklarını kundaklayıp yakıldıklarını unutmayın...
Suriyeliler gelip ülkeye yerleşti, hepsinin bir iş yeri var, hepsi aynı mahalle ve sokaklarda oturuyor, birbirlerine bağlı yaşıyorlar diyorsunuz da....
Avrupa'nın bir çok ülkesinde de Türk ve Yugoslav mahallelerinin olduğunu ve hep bir arada yaşamak istediklerini biliyor musunuz?...


Bilemezsiniz çünkü sizler orada hiç yaşamadınız....


Unutmayın; hiç kimse kendi ülkelerinin dışında, bir başka ülkede yaşamanın zorluklarını bilemez, yaşamadan öğrenilmez...
İnsanca yaşamak için önce, karşımızdakinin de bir insan olduğunu unutmadan, insan olmayı öğremek en büyük erdemdir...
Ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin demeden, bir arada yaşamak için çözümler bulmalıyız... Bunu politikacılar yapamıyorsa halk olarak bizler başarmalıyız....


Sakın unutma
SURİYE'lide İNSAN'dır.....

3 Temmuz 2017 Pazartesi

AYLARDAN KAÇ...

düşüncelerimde bile
kalkıp sana kaçsam diyorum...
bir bakıyorum ki;
kapılarımı tutmuş zebaniler
bir bakıyorum ki;
pencerelerime tel örgüler çekiliyor...
düşlerimde saklamaya çalışsamda seni
gözlerime bakan
gözlerimde seni görüyor!
karmakarışık düşlerim,
arı kovanına dönmüş beynim
mayınlar patlıyor yüreğimde...
her tarafım çevrilmiş surlarla
ne kaçabiliyor içimdeki ben benden
ne içerime girebiliyor dışarımdaki ben...
yağmur mu yağıyor?
yoksa kar mı?
farkında değilim
ne sıcağın, ne de soğuğun...
resmini çiziyor her gece
çarşaflara sarınmış terden
sırılsıklam olmuş bedenim...
gecelerim uykusuz...
aylardan kaç?
günlerden neresidir?
bir anlatabilseydim sana,
bir anlatabilseydim
sensizlik nasıl bir şeydir?.........

07.07.2006
-Bekir Birincioğlu-

HİÇ BİR ŞEY OLAMADIK,  ÖZENTİDEN BAŞKA...   "Ah Müjgan... Çok arada kaldık biz, Kendimiz olamadık. Tespih elimize, Malboro ağzımıza yak...